21 Ocak 2015 Çarşamba

sanat taklittir - aristoteles

nerden sanatla uğraştım, konservaturlara gittim, müzisyen oldum hay kafama sıçayım. şu ülkede katillere verilen primin yarısı sanatçılarına verilmedi. kendim için demiyorum yanlış anlaşılmasın. harika çocuklar, süper müzisyenler, tiyatrocular, ressamlar yetişti bu ülkede. ama biz sanatçı diye dizi oyuncularını belledik, besteci diye fantazi - arabesk - pop karışımı ne idüğü belirsiz şarkılar yapan, sesi kıçına kaçmış şarkıcıları dinledik. ülkemizin değeri diye, hayatında canlı konser vermemiş adamlara büyük besteci ve hatta akil adam muamelesi yaptık. sıçar gibi beste yapıp, sayısını bilmiyorum diye övünenler çuvalla gelen paranın şımarıklığıyla, müziğe değil kumara daha çok yatırım yaptılar. sinema desen aynı terane. kemal sunal'dan bu yana gişe yapan bütün filmler ivedik formatında değilse oynayacak salon bulamadılar. kör ölür badem gözlü olur misali kemal sunal büyük aktör oldu, ivedik ise sanat eleştirmenleri ve entelektüel seyirci tarafından afaroz edildi. neden ki? ne farkı var kemal sunal veya ilyas salman tiplemelerinden? barış manço harika şarkı sözleri yazan, süper akıllı, yurt dışında tahsil terbiye görmüş ama hayatımda duyduğum en detone şarkıcıydı. şimdi sırf bu cümleden beni ipe çekecek 1 milyon facebook takipçisi sıraya girmiştir ama fikrim bu. ajda pekkan ne kadar fransız veya italyan melodisi varsa,
fikret şeneş'in veya fecri ebcioğlu'nun yazdığı sözlerle bizi kah paris, kah roma sokaklarında dolaştırıyordu.sanatın hiç bir türünde, kendine has tarzı olan süper başarılı ne bir şarkıcı, ne de bir oyuncu çıkaramadık. anca başarılı taklitçiler vardı. sanat güneşi zeki müren iyi bir türk sanat müziği şarkıcısıydı ama görüntü olarak liberace'yi taklit ediyordu. erkin koray fesuphanalah'a kadar psychedelic dönemin ülkemizdeki icracısıydı. ilahi morluk nedir bu zorluk adlı asit tribi bestesini hangi kafada yaptığını bilmiyorum. bir diğer örnek vermek gerekirse, underground müziğin temsilcilerinden, benim de çok sevdiğim gruplardan iron butterfly'ın get out of my life woman adlı parçasını, cem karaca'nın sözleriyle yeter artık kadın olarak seslendiren bunalımlar da dönemin batı etkisinde kalan önemli gruplarındandı. erol büyükburç saksı olmadığı dönemlerde elvis presley rolüne bürünmüştü. ajda pekkan o zamanlarda da değişkendi. bir bakıyorsunuz italyan şarkıcı mina gibi kaşını almış, bir bakıyorsunuz slyvie vartan gibi sapsarı uzun saçlarıyla dans etmeye çalışıyordu. o zaman ki filmlerde de 'rob de chambre'lı, ağzında puro, elinde viski kadehi, amerikan salon filmlerinden transfer edilmiş gibi duran muzaffer tema veya salih güney'i görebilirdiniz. türkçe sözlü hafif batı müziği diye bir deyim vardı. hafif batı ne oluyorsa? hafif batı'nın daha sonradan komple ağır arabistan dolaylarına doğru yol alacağını kestiremedik. arabesk patlamasıyla biz de hepten patladık zaten. ama taklitçilik her daim yakamızda. lady gaga sanıyorum hande yener çıkıyor, ''beyonce da beyazladı mı ne'' diye düşünürken, bir bakıyorum meğerse hadise imiş.
klipler direkt arak zaten. tamam benim de bir tanesinde boy göstermişliğim var ama çekilirken bu kadar da birebir olacağını hissetmemiştim. hatta öyle ki klipte james hetfield gibi bir havada çıkmışım. olsun varsın. aristoteles ''sanat taklittir'' demiş. ondan iyi mi bileceniz? hıh.






3 yorum:

  1. "Beyonce'da" değil, "Beyonce da" olmaliydi :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. editörüm sizlersiniz, gözümden kaçmış. düzelttim teşekkür ederim : ))>

      Sil
  2. Levent Bey siz yeter ki yazın. Hatta daha çok yazın. Ben sıkı takipçinizim :)

    YanıtlaSil