4 Ocak 2015 Pazar

cızırtılı plaklara kılım

çocukluğumdan beri plak alırım diyecem saçma olacak çünkü zaten çocukluğumda sadece plak ve kaset vardı. kaset pek sevmezdim, istediğin parçayı ileri geri sarıp, bulması zor olurdu, üstüne üstlük fazla nazikti, kopardı, içinde takılır düğüm olur, düzeltmek için imanımız gevrerdi. bantı düzeltip kopmuşsa seloteyple yapıştırırdık. sarmak için bazen kalem yardımına başvururduk ki şu an yeni nesil için bunun tarifini burdan yapamıyacağım. ulu önder gugılda muhakkak resimli tarifi vardır baksınlar bir zahmet. ama plak öyle miydi ya? kaset saray soytarısıysa, plak kraldı. özen isterdi. dolma tutar gibi tutulmazdı, parmak izi kalmasın diye itinayla iç kabından çıkartılır, pikaba yerleştirilir, tozu alınır, iğne usulca plağın üzerine bırakılırdı. dinleme esnasında çişin bile gelse mahal terkedilmez, parçanın bitmesi beklenirdi. plak kapakları görsel şölenler sunardı. plağa, long play veya tam çevirisiyle uzunçalar da denilirdi. sevdiğimiz grupların üyelerinin fotolarını veya ne giyip ne içtiklerini buralardan takip eder, şarkı sözlerini ezberler, kimlere teşekkür etmişler incelerdik. malum internet yok, doğru düzgün rock dergileri de yok, kapaktaki en ufak bir detay bile saatlerce incelenirdi. o dönem hastası olduğum grupların başında gelen 'yes', osibisa, uriah heep, asia, budgie gibi grupların illustratörü roger dean tarafından çizilmiş kapaklar, kullanmadığım halde bende lsd etkisi yaratırdı. müziği dinlerken, kapaktaki dünyanın içine girerdik ki daha o zamanlar orta dünyadan hobbitlerden filan haberimiz yok bittabi. plak halen alıp, aynı zevkle dinliyorum. hatta an itibariyle bu yazıyı yazarken, rahmetli dio'nun ölmeden 1 sene önce çıkan heaven and hell'den bible black adlı eseri pikabımda dönmekte... tekrardan, ülkemiz de dahil olmak üzere plak satışları bir ivme kazandı. bu ilgi sevindirici olmakla birlikte, şımarık bir kesimin bilinçsizce fiyatlar ödeyerek aldığı kondüsyonu 5 para etmez plaklar yüzünden çok ilginç 2. el fiyatlarının  oluşmasına da neden olmakta maalesef.
çoğu insan hala plak çıtırtısının çok nostaljik olduğunu ve o çıtırtılı müziği dinlemenin plağın olmazsa olmazı olduğunu düşünmekte ve sonsuz yanılmaktadır. plak iyi bakılırsa, raflara düzgün yerleştirilir, iğne bakımı, temizliği yapılırsa 30 sene de geçse çıtırtısız bir şekilde müziği dinleyebilirsiniz. en ufak çıtırtı duyduğumda benim için o plak değerini yitirir bu da böyle biline! bu herhangi bir kolleksiyoncu için de böyledir.
plağı üstüste yığıp  kitap muamelesi yapan sahaflardan plak almak kadar rizikolu bir durum olamaz. plağı dinleyerek alma lüksüne sahipseniz ve tanıdık sahaf arkadaşınız varsa onları tenzih ediyorum yine de. istisnalar kaideyi bozmaz diyerek eğer istanbul'da yaşıyorsanız uygun 2. el plaklar için kazaskerdeki plak-i, geniş arşiviyle caferağadaki rainbow 45, akmar pasajı içinde zihni müzik, ankara'da oturuyorsanız tunalı pasajı alt katındaki shades'e uğramayı ihmal etmeyin. sahibinin bilgisinden, vakti varsa ve başı kalabalık değilse yararlanmayı da unutmayın.
2. el plakların, bizde yurtdışına oranla daha pahalı olduğu gerçeğini bir kenara bırakırsak, satış grafiğinin yavaş da olsa kıpırdaması umut verici. mp3 gençliğinin dikkatini çekmek için mp3 e convert edebilen pikaplar yapıp, dikiş seti de satan mağazalarda satılan pikaplara da kılım diyerek plağın 2. yüzünü çevirmek üzere kalkmam gerekiyor. çişim de geldi zaten. iyi dinlemeler.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder