18 Eylül 2015 Cuma

örümcek kafa festivali


festivaller neden vardır? niçin insanlar eğlenceli etkinlikler düzenlerler? çim biçme makinası yarışı neden düzenlenir mesela? domates festivali, peynir yuvarlama festivali, çocukların üzerinden atlama festivali, kırmızı turp festivali ve hatta italyanların meşhur portakal savaşı festivali. neden vardır renkli, eğlenceli, insanların deşarj olmasını sağlayan bu kadar festival? hı?
bu sabah gazetede bir haber vardı. almanya'da senelerdir düzenlenen octoberfest, müslümanları rencide ediyormuş, millet sabahlara kadar içiyor ve çıplak sokaklarda dolaşıyormuş. rahatsız oluyormuş çok hassas din kardeşlerimiz. örümcek kafa festivali düzenleyelim bunlara. sabahtan akşama çığırsınlar, birbirini yesinler.
bu ortadoğu kültürsüzlüğü kadar beni rencide eden bir şey yok arkadaş. ben de imza kampanyası başlatacağım. başka ülkelere göç etmeleri yasaklanmalı bu sığ kafalıların. insanın en büyük özelliği düşünebilmesi ve gittiği yere uyum sağlayabilmesi iken bu manda kafalılar her yere kendi yasakçı zihniyetlerini taşımakta ve insanların geleneklerini, eğlence anlayışlarını, barış ve huzur içinde yaşamalarına çomak sokmaktalar. yahu kardeşim sana ne? rahatsız oluyorsan kendi ülkene dönsene. aynı sefil hayatını orda yaşa senin gibi olmayan insanları da rahat bırak.
adam bütün sene it gibi çalışmış, 1 ay bir kafa dağıtacak onda da istediği gibi eğlensin. ister içer ister sıçar kendi ülkesi. tahammülsüzlük genlerine işlemiş. hoşgörü desen sadece kitapta bir kelime. ne adap bilirsiniz, ne düzgün giyinirsiniz, ne bir vizyona sahipsiniz, ne tarihinizi korursunuz, ne sanattan anlarsınız. varsa yoksa kebap, göbek havası, deve güreşi, ayı bayılması... kadınlarınızı kapar ama gittiğiniz  ülkelerdeki kadınlara yiyecek gibi bakarsınız. ensest sizde, akraba evliliği sizde, hayvanlara tecavüz sizde, kafa kesme, kol koparma sizde. ne huzursuz bir coğrafyasınız yahu siz!
sizi kim sevsin? adam gibi oturup, uygar bir ülkede yaşamanın avantajlarını kullanıp, o ülkenin bütün olanakları size sunulmuşken iyi de, 2 tane bira içerlerken tu kaka mı? kardeşim iç sen de bir rahatla ya. cennete filan gitmicen. ot gibi yaşayıp çürüyüp toprak olacan, 2 ay sonra kimse de seni hatırlamayacak. şu güzel dünyada, otun, böceğin, havanın kıymetini bir anla önce. hem kendine hem çevrene bir faydan olsun. hiç bir halt yiyemiyorsan o cenabet ağzını kapa da insanlar bir huzur içinde yaşamlarını sürsün. la havle ya.

7 Eylül 2015 Pazartesi

bokluk

3 günlüğüne gittiğim dedeağaç'ta neler yapılır, nerelere gidilir, neler yenir içilir onları yazacaktım ama an itibariyle caydım. çünkü biz eğlenmemeli, yeni yerler görüp vizyonumuzu genişletmemeli, yeni tatlar tatmamalı, maceralar yaşamamalı, yöresel bilgiler edinmemeli, mümkünse her gün mal gibi söylenmeli, trafiklerde sürünmeli, şehit haberlerine ağlamalı, lanet okumalı, mültecilerin hayatlarını dert edinmeli, bok gibi yaşamımıza daha da bok yaşamlar eklememize izin vermeli, siyasetin en iğrencini doya doya yaşamalı, gittiğimiz her yerde kazıklanmalı, itilmeli kakılmalı, kadınları dövmeli, gençleri sövmeli, ateistleri sikmeli, sunnileri sevmeli, alevileri ve bilumum azınlıkları hiçe saymalı, yasaklara yasaklar katmalı, sosyal medyada her boka diş bilemeli, ''her gün gidecem bu siktiğimin şehrinden'' diye söylenmeli, meymenetsiz ve basiretsiz yönetimlere boyun eğmeli, müzik dinlememeli, sadece futbolla vakit geçirmeli, festivaller, etkinlikler yapmamalı, yapanlara ana avrat sövmeli, yollara tükürmeli, kafa kafaya tokuşmalı bir hayat sürdürmeliyiz. 
gidip komşunun da huzurunu kaçırmaya hiç gerek yok. adamlar fıstık gibi hem işlerini yapıyorlar, hem tavernalarına, cafelerine gidiyorlar, çoluk cocuk sokaklarda güle oynaya dolaşıyorlar, hayatlarına mis gibi devam ediyorlar. bize müstehak. topumuzun kafasına sıçiyim. bu da böyle bir yazı oldu hadi dağılın şimdi.