22 Ocak 2015 Perşembe

kırk para kaç lira


eskiye rağbet olsa bit pazarına nur yağardı demiş büyüklerimiz. bakalım eskiye rağbet var mı?  

nerdeyse 10 sene oldu hala eski para biriminden kurtulamadık mesela. yanımda konuşan abiye kulak kabartıyorum 476 milyona evi satmış, yazlık alacakmış. abicim o parayla yazlık değil komple kasabayı alırsın. adam biraz daha kassa türkiye bütçesini zorlayacak, rockefeller mübarek. manava ''domates kaç para?'' diye soruyorsun, ''5 milyon'' diye cevap veriyor. tamam yalıyı satıp geleyim yarım kilo sar anasını satayım.'' bu inatçılık neden anlamıyorum. 10 senedir milletteki iradeye bak. ''cesedimi çiğneseler yeni birime geçmicem, geçmicem de geçmicem, benim değil mi  geçmicem ııh ııh geçmicem'' diye mırıldanıyor adeta. tersi de oluyor bazen. bu sefer kuruş nezdinde muhabbet dönüyor. bir keresinde dolmuş şöförüne ''şaşkınbakkal ne kadar kaptan?''diye sordum. ''2 kuruş abim'' dedi. ''40 para var denkleştiremiyorum. beni sağ cenapta müsait bir yerde indir o zaman...'' 
zaten bu kadar osmanlı sevgisi varken darphanede tekrardan '40 parayı' bassalar şaşmam. turistler için çok zor durum oluyordur muhtemelen. düşünsenize; sorduğu hiç bir ürünün fiyatının karşılığı doğru telaffuz edilmiyor. kafa karışıklığını müteakip koca koca müzelerde bile giriş ücreti türkçe 2 lira, ecnebi dilde 2 euro olarak geçiyor. yeminli tercüman parasını çıkarıyorlar herhalde. 
modaya baksan vintage çok trendy son dönemlerde. 2. el eski dönem kıyafet satan dükkanlara rağbet hayli yüksek. yuvarlak gözlükler, kadife bol paça pantolonlar, deri blazer ceketler, çarliston dönemi püsküllü etekler ne ararsan var. fiyatları da uygun sayılmaz. yurtdışında gittiğim 2. el kıyafet dükkanlarıyla karşılaştırıyorum da burdakiler sosyetik kapsamına girmiş gibi duruyor. 
şu ara plak ve pikap merakı da başladı. bu da çok güzel bir şey. en azından mp3 kalitesizliğinin pabucunu dama atıyor. fakat insanların bilinçsizce, araştırmadan parayı bastırıp maksat plak olsun torba dolsun kafası yüzünden, 2. el plak fiyatlarının da üzerine nur yağmaya başladı. kapağı yırtık, plağı cırtık, fiyatı kazık kısacası. cırtıkı ben uydurdum kafiye tutsun diye, çizik anlamında hissedin siz onu.
siyaseten, ülkenin yarısının da, osmanlı döneminin özlemini çektiğini varsayarsak, baştaki sorumun cevabı şekillenmiş gibi duruyor. bit pazarlarını her zaman sevmişimdir. her an hiç ummadığınız, almayı düşünmediğiniz bir obje sizi heyecanlandırabilir. daha önceden hangi konağın veya evin, bir köşesini süslemiş olan o obje sizin evinize konuk olacaktır artık, ne güzel di mi?dokunursunuz, evirir çevirir incelersiniz. sizin içindir bu parça sanki. özeldir, nadidedir, ve tarih kokuyordur. alırsınız ve içinizde tarif edemediğiniz bir duyguyla evin yolunu tutarsınız. kıssadan hisse; bit pazarlarına nur yağıyor mu yağmıyor mu bilmiyorum ama ben böyle bir alışverişten döndüğümde içime nur yağmış gibi hissediyorum. ya sizce?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder