16 Temmuz 2014 Çarşamba

em pe üç döt

öyle bir duygu gelir ki bazen hemen odaya kapanırsınız. gecedir muhtemelen. bir bardak viski doldurur,  bir sigara yakarsınız. mum ışığı olmazsa olmazdır. gitarı elinize alırsınız ve o anki ruh halinizi yansıtan ilk akoru basarsınız. devamını bilmediğiniz bir yolculuğa çıkmak üzeresinizdir. ilham denilen yaratık ne menem bişeyse sizi ruh halinize göre öyle bir yola sokar ki mırıldanmalar melodiye dönüşür. riffler bulursunuz, ritmler yaratırsınız düz veya aksak. kendiliğinden bir söz dökülür dudaklarınızdan cuk oturur melodiye. nerden bulduğunuzun cevabı yoktur. bir heykeltraş gibi yontarsınız sağını solunu. a ve b bölümlerini belirler köprüler kurar kuyruk takarsınız gerekirse. sonra grubunuzla paylaşır ve birlikte parçayı en iyi duyulacak hale getirmeye çalışırsınız. soloların, sözlerin, introların outroların oturması için için üstüste defalarca çalarsınız. içinize sindiği an kayda girersiniz. gitara, basa en yeni teller takılır, en iyi davul setup'ı kurulur, en iyi mikrofonlar, en iyi masalar , en iyi efektler, en iyi kablolar, en iyi tonmaisterler, en iyi miksler ve en iyi masteringler yapılır. mükemmel olması için günlerce aylarca kafa patlatılır, paralar harcanır.
sonuçta sen internetten indirir ve dandik bir mp3 te dinlersin.

öyle bok bir durum işte..



1 yorum:

  1. Haklısın değerli dostum , o dandik empe üç 'ün lanet plastik bile olmayı başaramayan kulaklığında senin o dünyadaki tüm anlara bedel kayıt sürecinin meyvasına taş atarlar, sen emprovize olduğunu sanırsın ama bu çağın ruhsuzlarının gözünde müzisyen bile sayılmazsın , haydi hoppa göbek attırmaz oynatmaz ayyaşlara meze olmazsın ... Koskoca emeklerin bir siktiriboktan mp3 çalar kulaklığı kadardır, ister o empeüçü 50 bine malet ister beş kuruşa malet ... ne kadar acıklı değilmi ?

    YanıtlaSil