10 Ağustos 2015 Pazartesi

festival anıları 1


grup olarak sabah erkenden yola çıktık. ülkenin en baba rock festivallerinden rock am ring'de çalacağız. havaalanından bizi karşılamaya bir araç geliyor ve kalacağımız otele doğru yola çıkıyoruz. aşağı yukarı 1 saat kadar yol yapıyoruz ve salaş bir motelin önünde duruyoruz. hava çok sıcak. bize verilen isimle motelin ismi tutmuyor olsa da sakince araçtan iniyoruz. isimlerimiz o otele bildirilmemiş çünkü orda sadece backline ve güvenlik ekibi kalıyormuş. şöför telefonla doğru otelin adresini öğreniyor ve tekrar yola çıkıyoruz. ufak çaplı kaybolmalar, çıkmaz sokaklara girmeler ve bindiğimiz jipin özelliklerini bilmeyen şöförün bize kapı yerine bagajı açması gibi aksilikleri saymazsak her şey yolunda. neyse gitaristimiz bagajdan, davulcumuz da aracın sunroof'undan çıkıyor. otele girip odaya yerleşip yemek yemeyi filan konuşuyoruz saf saf. ama organizatör oda ödemelerini yapmadığı için ''siz biraz turlanın beyler, size oda açamıyoruz'' diyorlar. restorana gidip bir şeyler yiyoruz. sade makarna dışındaki yemeklerin tadı o kadar kötü ki kedilere veriyoruz ama onlar da yemiyorlar. ağzıma attığım turşu adeta kezzap suyunda bekletilmiş gibi. gece 12 ye kadar muhabbet sonrası artık odalara giriş yapabiliriz ümidiyle tekrar resepsiyona yollanıyoruz. tam o anda elinde para balyasıyla görünen organizatör herr dietz ''şimdi odaları hallediyorum'' diyor. ''über alles'' diyorum ümitsizce. bu almanlar çok lakayıt ya!

oda sıcak hemen klimayı açıyorum, ve duş almak üzere banyoya yollanıyorum amma fakat (kelimenin aynı anlama geldiğini biliyorum kuvvetlendirmek için yazdım ukalalık yapmayın)
gel gör ki ne sabun ne şampuan hiç bir şey yok. 15 dakikadır çalışan klimadan da sadece sıcak hava geliyor. balkonu açıyorum ve kafama gül dalları düşüyor. işi gücü bırakıp dalları balkon demirine sarmaya çalışıyorum. elime dikenler batıyor, nem an itibariyle % 100 olmalı. nefes alamıyorum son bir hamle resepsiyona gidip durumu anlatıyorum. ''sabun ve şampuan şimdi mi lazım'' diyor hans. kökenini soruyorum, alman olamaz çünkü. laz çıkıyor. o sırada klimayı görmek üzere teknik ekip geliyor. kumanda dersi veriyorlar. benim yanlış düğmelere bastığımı düşünüyorlar. ''hitachi miydi?'' diye soruyor bir tanesi. ''6-7 dakikada anca soğutur diyor bir diğeri''. kendimden şüpheye düşüyorum. en sonunda makinanın kompresörünün bozuk olduğu ortaya çıkıyor. yeni oda istiyorum. resepsiyon otel full diyor. klimacı yarım saat sonra gelip bir oda bulduğunu ama tuvalete girmemem gerektiğini söylüyor. o kadar yoruldum ve bunaldım ki klima çalışsın yeter. odanın banyosu inşaat halinde. tavan kırılmış yerde molozlar. farelerin baskın yapma olasılığını düşünüyorum. kapısını kapatıp yatıyorum.

ertesi gün festival alanına akşam 7 gibi gidiyoruz. bize manowarla aynı kulisi vermişler. içeri giriyoruz ama çantaları bile koyacak yer yok. masa etrafına almanya'nın önde gelen müzik yazarları, djleri ve avanesi toplanmış muhabbetteler. sığıntı gibi kendi kulisimizde çantaları bi köşeye iliştiriyoruz. çadırın dışında dururken joey de maio gelip ''size yer açtım içeri gelin, hassiktirin ordan dedim onlara'' diyor. densiz herif denir mi lan öyle ayıp. maio çok alem ya.
 hafif fırtınamsı bir durum var. yağmur yağdı yağacak gibi. sahnede morbid angel yardırma seansında, onlardan sonra da bir terslik olmazsa biz çalacağız. rüzgar sertleşiyor, ortalık toz duman derken sağanak başlıyor. millet çil yavrusu gibi kaçışıyor. sahnenin üstündeki branda sağlıklı değil, aletlerin üzerine yağmur suyu geliyor. rodiler enstrümanları can havliyle çadırların içine ve sahnenin altına alıyor. 1 saatlik yağmur sonrası koca fest iptal oluyor. akşam oluyor, çadırların içine elektrik çekildiği halde 2 ampul koymayı kimse düşünmemiş. el fenerleriyle önümüzü aydınlatıyoruz. almanlar festival yapmasın abi ya. bir boku düşünmemişler. 1 saatlik yağmur yağdı diye koca sahne patlar mı ya?  millet biralara yükleniyor, morbid angel ve avanesi kafayı buldular anlamsızca bağırıyorlar. karanlıkta metalci tayfası hepsi birbirine benziyor kim olduklarını anlamıyorum. arkadan bakınca hepsi kamuflaj şortlu, siyah tshirtlü ve ıslanmış uzun saçlı. ışık olmaması çok kötü anlayacağınız. en sonunda metallica kulis bölgesine damlıyor. koca headliner'ı 80 model karavana yerleştiriyorlar. lars ''buraya kadar gelmişken çalalım bari'' diyor. ana sahne patlak olduğu için, alanın içindeki yemek çadırlarından bir tanesi sahne olarak hazırlanıyor. bizim gruba da çalma teklifi geliyor. akustik performans sergilemek isteyen metallica'dan sonra sahne almamızı öneriyorlar. ''oha şansa bak, headliner oluyoruz olm'' diye çamurların içinde zevkten dört dönüyoruz. romatizmalarımıza iyi geliyor.
gece yarısı seyirciyle içiçe harika bir dinleti gerçekleşiyor. full albümü çalıyoruz. millet ayakta bis yapıyor. kırmıyoruz tekrar çalmaya devam ediyoruz. bütün aksiliklere rağmen güzel duygularla festival alanından ayrılıyoruz. ama daha da rock am ring'e gelmeyiz. kendi ülkemizdeki festivallerin eline su dökemezler bu hanslar. hadi auf wiedersehen.

1 yorum:

  1. =) çok muhteşemmiş (tabi yaşanan o küçük ama toplaşınca epey büyük olan şeylere rağmen.. ya da onlar olmasaydı belki bu kadar etkileyici olmazdı.. her "şeyin" bir anlamı var..)
    Sevgiler.

    YanıtlaSil