6 Ağustos 2014 Çarşamba

açık büfeye taarruz

tatilde insan aç uyanıyor. deniz, güneş, sıcak, gezme tozma sanırım enerjini bitiriyor o yüzden sürekli ya yiyorsun ya içiyorsun. otelde kalmanın güzel tarafı kendin bir şey hazırlamıyorsun,  mis gibi hazırlanmış açık büfe kahvaltı var ve bittikten sonra da toplama derdin yok. genelde 5 yıldız bir otelde değil de bizim gibi mütevazı bir motelde kalıyorsan, (gerçi sahipleri 'butik otel' demeyi uygun görmüşler), kahvaltıda karpuzun yanı sıra egzotik meyveler, 2 çeşit beyaz peynir(biri keçiden) veya kaşar peynirin yerine camembert, gravyer, hazır paket reçel ve balın yerine de ev yapımı yöresel reçeller yok. uzatmayayım kahvaltı da gayet ucuz yollu halledilmiş olmakla beraber, yumurtan çayın, otel sahibesinin otlu börekleri ve poğaçaları ile gayet doyurucu. tabi kahvaltı bedava diye tabaktaki bütün domatesleri, peynirleri, zeytinleri bitirenler de yok değil ki bunlar en sevdiğim kategoriyi oluşturuyor. arkamda biri varsa,  mümkün olduğunca gözlerimle alacaklarımı seçip, yiyebileceğim kadar alırım. ama heyhat! önümdeki hatun kahvaltıdan sonra direkt denize girecek olmalı ki, bikinisinin üstüne giydiği şeffaf geceliğiyle önümdeki ürünleri süzmekte. peyniri süzüyor, zeytini karıştırıyor, sonra cayıp tabağına karpuzu dolduruyor da dolduruyor. direkt diyarbakır karpuzunu versen yiyecek bünyeye bak. fesuphanallah diyorum tabağıma 5 adet zeytin ve beyaz peynir alıyorum. kadın domatesleri de götürdü, garson çocuğa başka domates yok mu diyor? kırmızıya sempatisi var belli. kırmızı t-shirt giysem beni de yer. şurdan yumurtamı alıp, bi tane de börek kapsam, finalde bir çay almak kalıyor ki, yüzdüm yüzdüm kuyruğuna geldim sayılır. kadın benden önce atlıyor ve bira bardağı büyüklüğünde 2 su bardağına çay dolduruyor. aha bitti çay. kadın  topuklularla zaten 1.90 bir laf etmiyorum. at karı deper valla. bu hatuna şimdi su da yetmez yalak getirin. ince belli bardağa zar zor imamın abdest suyundan hallice çayımı koyuyorum. insanların egoist tavırlarına uyuzum. kıtlıktan çıkmış gibi herşeye saldıran, sonra fazla geldiği için tabağında bırakan müsrif insanlardan haz etmiyorum.
ayağımın altında kedi miyavladı, ''tatiline bak amma söylendin'' diyor. haklı. tabağımdaki salamı ona verdim. kulak arkası yaptı, tokmuş ''sonra yerim'' dedi. iyi fikir. poğçamı peçeteye sarıp, çantama attım. afyonum patlasın hele, dışarda bir yerde demli çayla, poğçamı yerim artık.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder