2 Şubat 2015 Pazartesi

pop piyasası sözlüğü


soundcheck : etüdler, zor pasajlar, poliritmik uzun sololar ve büyük çoğunluk funky groovelar çalınır. monitörlere sadece kendi sesi ve biraz solist alınır. jaz, funk veya fusion, kişisel denemeler bittikten sonra şarkıcının yatcaz kalkcaz veya benzeri bir eseri ile sonlandırılır.

prova: bildirilen saatten 2 saat sonra başlayan yarım saat içinde de biten ama o arada 8 parça eklenen buluşma. (bkz kanlı takip)

kanlı takip: prova edilmeyen parçalar sahnede o an duyulduğu kadar çalınır. çoğunlukla tek doğru eşlik eden davulcu olur.

okumak: okur gibi şarkı söylemek.

bukle: doğrusu kuple ama pop literatürüne bukle olarak yerleşmiş sözcük. parçanın bir dörtlüğünü okuma. (bkz okumak)

piyasa: pop ve fantezi tarzı parçaların yoğunlukta olduğu müzik sektörü.

eko: reverb kelimesinin türkçede bilinen karşılığı. ne kadar çok verilirse o kadar sesi zenginleştirdiği düşünülür. (vibört olarak da telaffuz edilmişliği vardır bkz. gülben ergen, tuğba ekinci)

dik: parçanın tiz bölümlerine verilen ad. (örnek: nakarat çok dik geliyorsa iki ton aşağı alalım)

gülben ergen, tuğba ekinci: extra kraliçeleri (bkz.extra)

extra: pop sektöründe sanatçı ve grupların şehir içinde veya dışında, genelde  otellerin balo salonlarında verdikleri konserler.

esnaf: popu yalayıp yutmuş müzisyen.

çift yanak (çift iş atmak): hem extraya gidip, akabinde bar programına yetişmek.

azeri öpücüğü: yılbaşında 3 sahne karşılığı sipali kazanmak (bkz. sipali)

sipali: roman dilinde para anlamına gelen sözcük. (bkz. levan)

levan: roman dilinde sipali anlamına gelen sözcük (bkz. sipali)

saat sokmak: repertuar yetersiz kalınca parçaların sürelerini uzatma veya ramazan davuluyla göbek     attırma faaliyetine girişme eylemi. (bkz. ramazan davulu)

ramazan davulu: pop orkestralarının olmazsa olmazı, kadın şarkıcılarımızın hemen hepsinin çalmayı mecburen öğrendiği vurmalı çalgı.

alatura: oyun havası çalmaya başlayınca göbek atanlar tarafından orkestraya atılan para. darbukacı     varsa toplama işini organize eder, enstrümanın arkası bu iş için uygundur.

baro: hukukla hiçbir ilgisi olmayan roman müzisyenlerin birbirlerine hitap şekli.

peçete: parça isteği için kullanılan kağıt parçası. çok gaza gelinince baştan aşağı da dökülür.

sahne almak: şarkıcıların performanslarını sergileyecekleri mekanlar.

eller havaya: çok eğleniyoruz anlamına gelen dans şekli.

çoramık: sazını iyi çalamayan, beceriksiz müzisyen.

bahçe olmak: ekibin haberi olmadan sanatçı tarafından kapıya konma durumu. her pop müzisyenin en az bir kez tatmış olduğu duygu.

mayınla işe gitme: kendi araçlarıyla işe gitme durumu.

piiz: alkollü içecek.


bilimsel kaynaklarda; şugar yardımlarından dolayı  nurkan, metyu, cüneyt, salih, bilge, burak ve semih ve onur'a teşekkürlerimi sunarım.










1 yorum: