21 Ocak 2016 Perşembe

scooterınız mı çalındı? bırakın bulunmasın.

malum geçen ay scooterım evimin otoparkından çalındı. polise gittim tutanaklar tutulup ifadeler alındıktan sonra eve döndüm. açıkçası tek ümidim mahallenin piçlerinin çalmış olması. belki benzin bitene kadar dolaşırlar sonra da bir ara sokakta bırakırlar diye düşünmekteyim. polyanna bile götüyle güler gerçi bu fikrime. neyse uzatmayayım yine de kalbim temizmiş. 1 hafta sonra emniyetten motorunuz bulundu diye telefon açtılar. ben alelacele karakola gittim, çalıntı tutanağını polise verdim. ''hemen alabilir miyim, park nerde, ne kadar sürer işlemler'' filan diye heyecanla soruyorum. işlemi yapan amirin suratında öyle bir müstehzi ifade var ki anlam veremiyorum. beni yediemin parkı mı ne öyle bir  yere yönlendiriyorlar. parmak izi ekibi de gelecekmiş. ''sonra motoru alabilir miyim peki'' diyorum. yine o alaycı ifadeler. herkes sırıtıyor ama cevap veren yok. ulan noluyor? motor diye bana sadece gidon mu verecekler acaba? yediemin parkına yollanıyorum, kartalın tepelerinde bir yer. bomboş bir arazi, önümde uzun merdivenler var ve merdivenlerin sonunda yukarda bir adam ellerini kavuşturmuş  bekliyor. tırmanıyorum ve motorun nerde olduğunu soruyorum. adamla motorun başına gidiyoruz ve polislerin neden kelle gibi sırıttıkları meydana çıkıyor. motorun ne plakası kalmış, ne aküsü, ne bagajı. jant yamulmuş, lastik patlamış, ön panel ve sele kırık, kontak anahtarı yok, korna sökük. kısacası motorun anasını bellemişler, bulunmasa daha iyiydi diye düşünüyorum. park görevlisi ''motor bağlı emniyetten git çözdür'' diyor. yahu adamı hasta etmeyin. motor çalınmış adamlar dur ihtarına uymamış, kaçarken bir ara sokakta terkedip gitmişler. mağdur olan benim niye bağlıyorsunuz ki diyecek oluyorum. çekici ve park parasını da bana kitliyorlar. balta olsa geri kalan parçaları da ben parçalayacağım o haldeyim. ya sabır diyip işlemleri halletmek üzere emniyete dönüyorum. cezamı ödeyip geri parka geliyorum. 7emin hala orda. sigara ikram ediyor ''çay vereyim abime'' diyor. canı sıkılıyor bu dağda belli. ''parmak izi ekibi nerde'' diyorum. ve işte günün müstehzi bir başka gülüşü geliyor. bu ifadeyi görünce tırsıyorum artık. iyiye alamet değil bu. zaten bu ifade varsa genelde ardından kurulan bir cümle de yok. ''bir çay daha aliyim'' diyorum. anlaşıldı ekibin gelme saatinin ucu açık. parkın bekçisi köpekleri seyrediyorum. 3 köpek kulübesinin içinde 3 pitbul doğu, batı ve kuzey bölgelerini bekliyor. bir tane de serbest dolaşan var, anneleriymiş. en vahşisi oymuş, dövüş köpeğiymiş, çok leşi var diyip yanımıza çağırıyor. hayvanın memeler sarkmış belli ki yavrular iyi sömürmüşler, sakin sakin paçalarımı kokluyor ama yine de bir tırsıyorum. hırsızların sayesinde motor pert, vaktim pert, parmak izi ekibi pert. hayvan kokumu beğenmeyip en yakın hassas bölgeden ısırsa malum yer de pert. şansıma sıçiyim çok affedersiniz. 3 saat sonra ekip geliyor allahtan. motorun her tarafına siyah bir toz sürüyolar, fırçalar filan izler bulunuyor, rakamlanıyor, motorun üzerine yapıştırılıp fotosu çekiliyor. sonra benim de parmak izim alınıyor. motor kara benim eller kara. motorla madene dalıp kömürlerin üzerinde yuvarlansam bu kadar kararırım herhalde. ''bizde hizmet on numara'' deyip kolonyalı mendil uzatıyor bu arada ekipten biri. buna da şükür. motor çalışmadığı için çekici arıyorum. en kısa mesafe çekici ücreti 100 tl. tamircide yapılan tespitlerde motorun masrafı 1000 kafa tutuyor. plaka çalındığı için yeni ruhsat 200 tl. plaka basımıydı, taksi masraflarıydı, muayenesiydi derken yeni bir scooter alacak parayı harcadım. kaybedilen vaktin karşılığı yok tabi bu arada. burdan hırsızlara da bir çift lafım var. beceriksiz ibneler çalmayı bile beceremiyorsunuz, gidin arsen lüpen seyredin, sülün osman'ın hayatını okuyun, raki'yi hatmedin. cibilliyetsiz ipneler.
ben de malımı sağlam kazığa bağlamayı öğrendim. bastırdım parayı en babasından bir zincir aldım. yine çalarlarsa geriye kalan zincirle de zikir çekerim artık. ''gerzek kafam gerzek kafam'' diye diye.