10 Ağustos 2014 Pazar

oy oy ekmelim. nedir bu güzellikler nedir bu güzellikler

sıcaktan kan ter içinde kala kala oy kullanacağım yere geldim. boru değil cumhurbaşkanı adayımızı seçecez. hepsi birbirinden tatlı mı tatlı, sevimli mi sevimli adaylarımız var. içim kıpır kıpır. yanımda duran siyah peçeli kadın bu sıcakta oy vermeye gelmiş garibim. afferim ona. güneşten korunmak için her tarafını kapamış. termos gibi, soğuğu içinde muhafaza ediyor zaar. mini etekli kızımız da hem oyumu veririm hem de 2 dirhem daha yanarım kafasında. ben şort t-shirt kombinasyonunu tercih ettim. genel mahalle erkeklerinin tercihi de bu yönde olmuş. arada şalvar pantolon giyen köy insanı da kıyafetini şık kasketiyle tamamlamış. türbanlı bacılarım şıklık yarışında. rengarenk eşarpları ve son derece şık sade  pardösüleriyle arz-ı endam eylemekteler. renk olarak bej ve füme tonlar hakim. ortam sakin. polisler gömlek yakalarını açıp, beyaz mendillerini boyunlarına atmışlar. western filmlerinden fırlamış gibi duruyorlar maşallah. birisiyle göz göze geliyoruz ''whatz up dude'' dedi. çok iyi ya. ne medeni bir ülkede yaşıyorum tanrıma şükürler olsun. sandık görevlisi uzun uzun beni kesiyor. dövmelerimi çok beğendi bir ihtimal. ''ekmel forever'' diyorum. mosh hareketiyle cevap veriyor. ayak üstü muhabbet ediyoruz. ''zeppelin ne efsane gruptu ya'' diyor. halbuki adamın tipinden ferdi tayfur'un bütün kaset kolleksiyonunu toplamış olma ihtimali akıyor. önyargı kötü bir şey işte. ben de ''müslüm'cüyüm'' diyorum.. gülüşüyoruz. oy verme sırası bana geliyor. pusulamı alıp kabine giriyorum. 3 aday da karşımda 'o piti piti piti karamela sepeti terazi lastik jimnastik yapıyorum, çıkan adaya basıyorum mührü. tam 12 den koydum yine çocuğu. daireden taşmadı bile. askerde de çok iyi atıcıydım zaten. görev tamamlandı. eve dönerken yaşlı teyzem ''hayırlı olsun evladım'' diyor. ''hayır götümüze kaçtı teyzecim'' deyip pamuk ellerinden öpüyorum. ''seni kerata seni'' diye gülüp bastonunu kafama vuruyor. kafam acıyor mu yanıyor mu çatlıyor mu anlıyamıyorum. hemen eve gidip bir sirkeli su yapıp kafamdan aşağı dökmem lazım. başıma güneş geçti sanırım. sandık görevlisi 'whole lotta love' mırıldanıyor. tanrım aklıma mukayyet ol. koşarak uzaklaşıyorum.

1 yorum:

  1. Cok sagol; sayende Istanbul'a gitmis gibi oldum :)
    Yazilarini severek takip ediyorum.

    YanıtlaSil