kendimi bildim bileli bodrum'u sevmişimdir. eski halini bildiğim için o güzelim değirmenlerle süslü tepelerinin zaman içinde tek tek dolmasını da üzüntüyle seyrettim. o mis kokulu mandalina bahçeleri olan köy evlerinin çoğu ya otel ya da site oldu. ilk yerleşen entelektüel şehir insanları yörenin dokusunu bozmadan evler yaptılar, gayet zevkli döşediler. kimi cam kenarlarını çivit mavisine boyadı, kimi pencerelerine ahşaptan panjurlar yaptı. evlerin bahçelerinde bodrum'un taşı olan kayraklar kullanıldı, kapılar bodrum boncuklarıyla rengarenk süslendi. kıyafetler bile değişti. kadınlar gümüş ağırlıklı takılar ve rahat ama bir o kadar da renkli giyinirken erkekler bütün kışı sadece 2 tshirt bir şortla geçirdiler. şehirdeki bıkmışlığın, tükenmişliğin, monotonluğun yerini hoş sohbetler, danslar ve kahkahalar doldurdu. bodrum'un değişmeyen yegane şeyi de hala bu bence. yazın turist olarak gelen şehir insanının bunu görmesine ve anlamasına imkan yok. o şehirdeki eğlenme şeklini, yaşam formatını da buraya taşıma eğiliminde. çünkü buna kodlanmış ve parametrelerini değiştirme ihtiyacı hissetmiyor. yine bütün kış sürekli küfrettiği trafiği bodruma taşıyor, saatlerce bodrum'un dar sokaklarında trafikte zaman harcıyor. park yeri bulmak için taklalar atıyor. bulduğu yerde de kafasına dikilen kahyaya cukkaları bayılıyor. barlar sokağında omuz omuza yürüyor. kendi zevksizliğini buraya taşıdığı için dükkanların da formatı değişmiş. yan yana 5 liraya çakma tshirt satan zevksiz dükkanlara baka baka vakit öldürüyorlar. halbuki arabasının arkasında bisiklet getirse veya scooter kiralasa hepsinden geçtim güzelim havayı içine çeke çeke yürüse hem hımbıllığından hem de stresinden bir süreliğine de olsa kurtulacak haberi yok. örnekleri çoğaltabilirim ama canınız sıkılır. tabi bütün bu harala gürele haziran ve ağustos ayları arasındaki 3 ay içerisinde olup bitiyor. sonrasında sarı yaz denilen dönem başlıyor. bodrum ahalisinin en sevdiği, gelen turistin de daha aklı başında olduğu sakin bir dönem bu.
şimdi sadede gelirsek; bizim taşınmamızla ilgili yüksek fikirlerini esirgemeyip ''ama yazın da bodrum çok kalabalık ve çekilmez oluyor'' diyen tanıdık veya tanımadık herkese bu 9 aylık sakin dönemi nasıl geçirdiğimizi tahmin etmelerini ve düşünmelerini rica ediyorum. o 3 aylık bodrum keşmekeşinde ise evimizin veya dostlarımızın bahçesinde gayet huzurlu ve bol muhabbetli vakit geçireceğimizden şüpheniz olmasın. bizim için kaygılanmayın, çünkü biz sizin için dikkat edersiniz kaygılanmıyoruz. ayrıca bodrum, barlar sokağından veya gümüşlükten ibaret değil. büyük düşünün ve kendi hayatınızı tekrar gözden geçirin. kaygılanacaksanız bu kendi hayatınız olmalı. haset kötü bir şey.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder