12 Nisan 2016 Salı

sokak müzisyenleri


''sokak çalgıcıları, bize hayatın fon müziğini icra eden sanatçılarıdır.''

buna benzer bir cümleyi nerden duydum bilmiyorum ama kesinlikle katılıyorum. öğrencilik yıllarımda roma'da ben de venezuelalı bir arkadaşımla beraber sokak çalgıcılığı yapmıştım. o dönemlerde ülkemizde pek varolan bir iş değildi sokak müzisyenliği. bunu iş edinen inanılmaz müzisyenler olduğu gibi daha vasat ama bir şekilde sadece bu yolla hayatını kazanıp dünyayı dolaşanların olduğunu biliyorum. dün bir yazı gözüme çarptı. bu yazıda yazar, vapurda müzik yapanların kafasını ütülediğini ve eğer dayatılıyorsa, sevdiği müziğin bile tacize dönüştüğünü  yazıyordu. ben de yarım saat bile sürmeyen bir yolculukta 2 şarkı çalıp finalde de 3 kuruş kazanmaya çalışan bu insanlara tahammül etmenin bu kadar problem olmaması gerektiğini yazdım. meğer bu nasıl bir dertmiş ki çoğu arkadaşım bile bunun taciz olduğunu, kulaklık bile taksalar duyduklarını ve bundan rahatsız olduklarını dile getirdiler.
istanbul gibi kaosun, gürültünün, birbirinden kötü okunan ezanların, yükses sesle bağıra çağıra konuşan üniversite gençlerinin, ciyak ciyak bağıran arsız çocukların ve onları susturmaya çalışan ebeveynlerinin, satıcıların, inşaat seslerinin, bilumum kornaların, toplu taşıma araçlarında telefonla car car konuşanların ve daha aklıma gelmeyen binlerce absürd sesin içinde tahammül edilemeyen ve hepi topu 10 dakika süren müzik bizi birbirimize düşürdü. neymiş? çok kötü çalıyorlarmış. karga seslilermiş. enstrümanına hakim değillermiş. bana hiç bu kadar kötüleri denk gelmemekle birlikte bunlardan rahatsız olan arkadaşların rafine kulaklarına, ve yüksek kalite müzik bilgilerine bu denli zarar verdikleri için iplerinin çekilmesine gönlüm razı gelmiyor.
yurt dışında böyle bir şey başınıza gelse, muhtemelen smart telefonunuzun bütün hafızasını bu müzisyenlerin videosunu çekmeye harcarsınız. niye müzikte ilerleyemediğimizin sebeplerini uzakta aramayalım. bu çocuklar da çala çala daha iyi olacaklar. belki de bir on sene sonra inanılmaz sokak müzisyenlerimiz olacak. kimbilir zaz gibi bir çeşminaz da bizden çıkacak. bırakın gençler 10 dakikanızı çalsınlar, takın kulaklığınızı kendi müziğinizi dinleyin. o çok mühim telefonunuza 10 dakka sonra cevap verin. kitap okuyanların entellektüel seviyelerine 10 dakika kadar tecavüz edilecek ona ne yapılır bilemiyorum. eskiden vapurlarda satıcılar olurdu. burhan vardı mesela büyük pazarlamacı. adamın satış tarzı o kadar akıcıydı ki, dut yemiş bülbül kesilip 3 kuruşluk tarağın yanında verdiği 5 benzemezleri nasıl rahat sattığına tanık olurduk. o gider ardından başka satıcı gelirdi. kimi patates, domates soyan bıçak, kimi de portakal, limondan suyunu rahatça akmasını sağlayan plastik musluklar satardı. esnaf seviyormuşuz demek o zamanlar ki kimse ağzını açıp taciz ediliyoruz diye bir yazı yazmadı. kaldırın müzisyenleri meydan yine satıcılara kalsın. suriyeli dilencilere kalsın. bacağınızın üstüne karvizit bırakıp vicdan sömürüsü yapanlara kalsın. bize müstehak.
renkleri öldürmeyin arkadaşlar. yaşamdan zevk almaya bakın. bokunuzla kavga etmeyin. cebinizdeki o kalan 1 lirayı da bu arkadaşların müziğine katkı olsun diye verin mesela. onları mutlu ettiğinizde siz de mutlu hissedeceksiniz. deneyin bi.

4 yorum:

  1. mesele aslında genel olarak müzik çalınmasın vapurda orda burda vs. değil. bence konu tamamen özellikle son yıllarda sokak sanatçısı dediğimiz arkadaşların (bu arada özgün işler yapanları tenzih ederek, çok takip etmem pek bilmem, ama iyi bir müzik ya da bana ve nacizane kulağıma iyi geleceğini düşündüğüm bir şey gördüğümde de doğal olarak durur izler elimden geldiğince de yardımımı yaparım)kaliteyi inanılmaz şekilde düşürmesi. bunun içinde bir çok dinamik var, iktidar güdümünde alternatif işlerin azalması, gariptir bir şekilde karadeniz şiveli dandik pop şarkılarının tutması ve eline gitar alanın koyverdun gittun beni ve fikrimden geceler falan çaldığı ve bunu hep yaptığı aşikar. bu müzik aslında sokak müziğine değer verecek insanları da bu mevzudan soğutuyor. evet yurtdışında sokak müzisyeni gördüğüm zaman kalan son megabytelarımı bu arkadaşları kaydetmek için kullanabilirim, çünkü beğeniyorum. ama türkiye'de müzik işte bu düşünce yüzünden ilerlemiyor falan bunlar yanlış cümleler. müzik bu arkadaşların kalitesiz ve kötü işlerinden dolayı ilerlemez zorla dinleyenler yüzünden değil. kaldı ki aman canım telefonunu da 10 dk sonra aç demek gibi bir söylem hiç de adaletli değil. benim telefon görüşmem benim için o sırada oldukça önemli olabilir ve bu mevzuları bir şekilde bu müzikten rahatsız olanların gevşekliği, şımarıklığı olarak değerlendiremezsiniz. kulağımı tırmalayan, tam olarak olgunlaşmamış ve benim beynimi sike sike kendini geliştirecek arkadaş da umrumda değil açıkçası. kimseye tam olarak iyi bir iş sunmadan, kaliteli bir şeyler yapmadan destek atılmıyorsa, yanıma oturup karadeniz popu yapan arkadaşa da ben sırf toplu taşımada sıcak bir ortamdayız diye katlanmak zorunda değilim.

    YanıtlaSil
  2. Üstad neden yazarın adını yazmaktan çekindiniz anlamadım? Diğer yandan elinize sağlık.
    Sevgiler.
    http://mertkandy.blogspot.com.tr/2016/04/muzik-susmasn-asla.html

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Mehmet tez- müzik tercih değilse iskencedir. Başlıklı saçma bir yazı.

      Sil
    2. Bu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.

      Sil