gidip komşunun da huzurunu kaçırmaya hiç gerek yok. adamlar fıstık gibi hem işlerini yapıyorlar, hem tavernalarına, cafelerine gidiyorlar, çoluk cocuk sokaklarda güle oynaya dolaşıyorlar, hayatlarına mis gibi devam ediyorlar. bize müstehak. topumuzun kafasına sıçiyim. bu da böyle bir yazı oldu hadi dağılın şimdi.
yemeler, içmeler, ne dedim lan benler,konserler, kıl oldumlar, ve hatta sıçmalar... kısacası aklımda olanlar ahanda bu blogta. buyrun okuyun, yorum yapın, paylaşın.
7 Eylül 2015 Pazartesi
bokluk
3 günlüğüne gittiğim dedeağaç'ta neler yapılır, nerelere gidilir, neler yenir içilir onları yazacaktım ama an itibariyle caydım. çünkü biz eğlenmemeli, yeni yerler görüp vizyonumuzu genişletmemeli, yeni tatlar tatmamalı, maceralar yaşamamalı, yöresel bilgiler edinmemeli, mümkünse her gün mal gibi söylenmeli, trafiklerde sürünmeli, şehit haberlerine ağlamalı, lanet okumalı, mültecilerin hayatlarını dert edinmeli, bok gibi yaşamımıza daha da bok yaşamlar eklememize izin vermeli, siyasetin en iğrencini doya doya yaşamalı, gittiğimiz her yerde kazıklanmalı, itilmeli kakılmalı, kadınları dövmeli, gençleri sövmeli, ateistleri sikmeli, sunnileri sevmeli, alevileri ve bilumum azınlıkları hiçe saymalı, yasaklara yasaklar katmalı, sosyal medyada her boka diş bilemeli, ''her gün gidecem bu siktiğimin şehrinden'' diye söylenmeli, meymenetsiz ve basiretsiz yönetimlere boyun eğmeli, müzik dinlememeli, sadece futbolla vakit geçirmeli, festivaller, etkinlikler yapmamalı, yapanlara ana avrat sövmeli, yollara tükürmeli, kafa kafaya tokuşmalı bir hayat sürdürmeliyiz.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder