gelelim uzo ve meze durumlarına; ilk gece fenerin ordaki mylos isimli tavern'e gidiyoruz. 20 lik uzo'ya (barbayani mavi olanı) 6 euro fiyat çekmiş. yahu bakkalda 3.60 euro olan rakıyı adam 2 euro farkla satıyor. bizim yüksek değerli paramız sayesinde topu topu bi 20lik 18 lira yani. benim müdavimi olduğum bostancı'daki meyhanemde ise 20lik 45 lira. devam edelim... mezeler 2.5 ve 4.5 euro arası değişiyor. ahtapot ızgara en pahalısı 9 euro. ama gelen porsiyona göre 3 kişi bolca tadar. vejetaryen sevgilim sayesinde o koca tabağı ben bitirdim, 3 senelik ahtapot ihtiyacım karşılandı sanıyorum. fazla meze alıp yarısını masada bırakma ihtimaline karşı az ve öz söyleyip, doymazsanız ekleme yapmanız daha mantıklı. ne de olsa siparişten 5 saniye sonra her istediğiniz masaya geliyor.
ertesi gün 10 km yakındaki makri'ye gitmeye karar veriyoruz. bize anlatılanlara göre bir araç kiralasak daha rahat edeceğiz. scooter kiralamak en mantıklısı ama burda sadece otomobil kiralayabiliyorsunuz. sabah kahvaltısı yaptığımız filion isimli mekanda meliha isimli türk garson bize bu konuda çok yardımcı oldu. telefonla aracımızı kiralayıp ayırttı biz de gidip teslim aldık. benzin euro zammı öncesi ucuza geliyordu ama ortalama litresi 1.60 olduğu için çok fazla bi fark kalmıyor bence. gaza gelip hazır araba kiralamışken hadi basıp kavala'ya gidelim dedik. sırasıyla önce komotini, zahti ve akabinde kavala'ya ulaştık. her bir şehrin arası yarım saat gibi sürüyor. 1.5 saat sonra kavala'daydık. gitmişken bademli kavala kurabiyemizi aldık ve soğuk biramızı meydandaki koca çınar (sanırım çınardır) ağacının altında püfür püfür rüzgar eşliğinde içtik. aynı gün içersinde makri'nin orda kantina isimli beach'ten denize girdik. bu beach kelimesi sizi yanıltmasın. bizdeki gibi dıstak cıstak yüksek volümlü bir müzik ve kıçlarına pareo sarılı elinde cin tonikli kızların dansettiği plajlardan değil. efendi gibi denizine giriyorsun, içeceğini alıp şezlonglara yayılıyorsun. ve tabii ki fiyatlar her yerde aynı. gerçi çay ile bira aynı para belirteyim.
makri'ye gitmişken bizim türk tayfasının da ciddi anlamda rağbet ettiği, ve kulak misafiri olduğuma göre aylar öncesinden rezervasyon yaptırdığı aya yorgi restorana gittik. hakkaten güzel mekan. 2 kişi olduğumuz için bize hemen bir yer ayarladılar ve siparişlerimizi verdik. türk olduğunuzu öğrenince hemen türkçe bilen garson angaje ediyorlar. pisi otlu salata, kalamar (yine kocaman bir tabak), ıspanak sufle, fava, uzo ve finalde dondurmalı tatlı ikramıyla birlikte gelen hesap 2 kişi 33 euro.
alexandrapouli'de hangi cafeye oturursanız oturun, masanıza litrelik şişe su ve yerine göre bisküvi tarzı şeyler ikram olarak geliyor. bizdeki sarıyer börekçisi tadında, poğça, börek satan yerler var. sokağın adını şimdi hatırlamıyorum ama muhakkak önünüze çıkan bitişik nizam restoranların olduğu bölgeye gidin. direkt kağıdın üzerinde gelen çöp şiş tavuk, sosis veya benzeri et ürünlerini tane fiyatıyla yiyebiliyorsunuz. eğer alaçatı veya bodrumdaki gibi ambiyansı ve dekoru afili mekanlar seviyorsanız burası size genelde salaş gelecektir. bu salaşlık sizi aldatmasın, asla lezzetsiz bir tadla karşılaşmazsınız, gönül ferahlığıyla kafanıza esen her yere girin. vizeniz varsa yakın mesafe hafta sonu 2 günlüğüne bile kaçabileceğiniz çok hoş bir sahil kasabası velhasıl kelam.
cok guzel anlatmissin:)
YanıtlaSil